20 Nisan 2019 Cumartesi

Heybeliada'dan Kadıköy'e Sürüye Katılmak



       Kalabalık... İstanbul'da nereye gidersen git katılman gereken kalabalık. Katılman gerek çünkü dışında kalarak yapabileceğin çok bir şey yok eğer sokakta yatmıyorsan. Adalar'a gitmeyi tercih ettik. Sanki farklı bir şey yapıyormuşuz hissi. Oysa ki yaptığımız tek şey sürüye katılmaktı. Sürüye katılıp uyum sağlamak ve bunu asla sorgulamamak...İstanbul'u yaşamak bu gibi şeyleri önceden kabul etmekti. Neden böyle hissettim bilmiyorum. Havanın griliği mi yoksa baharın bir türlü gelemeyişi mi? Üstelik bu his Fatih ve Didem'le olmanın güzelliği yanındayken de hissettiğim bir şeydi. Sanki onlar da benim için bu karmaşadan kurtulması gereken sevdiklerimdi.

     Yapmam gereken tek şey herkes ne yapıyorsa onu yapmak ve bir yerden bir yere giden kalabalığa uymaktı. Kalabalığı takip ettiğimde istediğim her şeye ulaşacağımı öğrenmiş gibiydim. İstanbul buydu. Kartını doldur, kartını bas, kalabalığı takip et. Adalar ya da Kadıköy fark etmez. Sürüye katıl. Mutlu ol!





Adada belirlediğimiz noktalara gittik. Gittiğimiz yerler genelde kapalıydı.Gri hava. Kafamıza kafamıza vuran soğuk. Bütün bunlara rağmen biz geziden ve birlikte olmaktan keyif alıyorduk. Akşam için Kadıköy planları yapıyorduk. Bütün bunlar olurken keşke kalabalıktan uzakta olsak diye içimden geçiriyordum. Kalabalık için hazırlanmış her şeyden ama maalesef bunun için de yapabileceğimiz çok bir şey yoktu. Bir şekilde hayat insanları bu köşeye sıkıştırıp  birlikte aynı şeyleri yapmaya zorluyordu.






















































































































Ve sonra gezmemiz gereken yerleri gezdik, yapmamız gerekenleri yaptık. Yazmam gerekenleri yazdım çekmem gerekenleri çektim. Kalabalığa katıldım, sürüyü takip ettim. İstanbul'u gezdim. Sıradan bir insan gibi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder