23 Mart 2016 Çarşamba

Bafa Didim Arası





  Bafa Gölü, sürekli bir yerlerde gördüğüm ama beklentimin çok olmadığı bir yerdi. Oysa beklentimin çok çok üzerinde bir yerle karşılaştım. Çok da enteresan şeyler öğrendim.
 
    Mevsimden midir yoksa o gün mü öyleydi bilmiyorum. Her gördüğüm yer o kadar güzeldi ki sanki bir ressamın tuvalinde gezer gibiydim. Çok fazla uzatmadan bir kaç şey anlatıp direk fotoğraflara geçicem.

    Kapıkırı köyüne girmeden sola, sahile doğru indik. sahilde tam da hayalini kurduğum kahvaltıyı yaptık. Neredeyse gölün içinde bir masa, masmavi göl, karşımızda tarihi Heraklia kalıntıları ve  pırıl pırıl bir hava.
     Güzel kahvaltıdan sonra köye çıktık. Birisi bize rehber olmayı teklif etti. Daha doğrusu gideceğiniz yere ben sizi götürürüm dedi. Eski kilise kalıntılarındaki freskleri görmek istiyorduk. Biraz aramızda tartıştıktan sonra kabul ettik. 30 TL'ye anlaştık. İlk baş bu para gereksiz gibi geldi. Kendimiz de gidermişiz gibi geldi. Ama öyle değilmiş. Yeşil manzaralar arasından uzunca yürüdük. Tamamı patika olan bu yolu kendimiz bulamazdık. Yürüdğümüz yol ada gördüklerimize de rehberle olan anlaşmamıza da fazlasıyla değdi.

    Oradan bastık Milet'e. Uzun zamandır gördüğüm en iyi korunmuş tiyatroyu gördük.

    Oradan bastık Apollon Tapınağına Didim'e. Çok etkileyici bir yer. Sütunların yüksekliği inanılmaz.
   
      Oradan indik Didim sahile.


       En başta gittiğimiz bi yer vardı yazmayı unuttum bari fotoğraflar oradan başlasın:

MAGNESİA
































BAFA GÖLÜ





























































MİLET



















APOLLON TAPINAĞI











Sütunun yüksekliğini anlatan fotoğraf çalışması :)














DİDİM











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder