Barcelona
Geziye gitmeden önce nette okuduğumuz her şeyin gerçekle tutarlı olduğunu gördük. İnsanların yaptığı paylaşımlar size doğru zamanda doğru yerde olmayı sağlayabiliyor. Güzel yerlerde güzel yemekleri ucuza yedik mesela...
Mimarinin sanatsal kısmına hiç girmiyorum bile, o benim söyleyeceklerimin çok üzerinde. Ama şehir planları muhteşem. Bir sokağı kaçırdığınızda bir sonraki sokaktan dönüp aynı yere çıkabileceğinizi biliyorsunuz. Çünkü sokaklar ve caddeler olabildiğine düzenli.
Marketler çok ucuz. Şöyle bir denklem var mesela. Euro 4 lira civarındayken markette 25cente yani 1 liraya bir çok şey alabiliyorsunuz. Bu yüzden biz de bazen marketlerden atıştırdık. Bu sırada yanlışlıkla su diye gazoz almışız üstelik üzerinde bariz gazoz yazarken...
Figueres
Dar sokakları hep sevmişimdir. İspanya demek dar sokak demek. Pencerelerden pencerelere uzanan çamaşırlar. Öpücük penceresi... Bu dar sokakların acı hikayeleri de var tabi. Yahudiler ve Müslümanlar bu dar sokaklarda yaşamaya mahkum edilmişler zamanında... Adım attığımız yollarda o kadar çok yaşanmışlık o kadar çok hikaye var ki insan içinde kayboluyor... Sokaklarda kayboluyor... Müslümanlar, Yahudiler, Hristiyanlar, Araplar, İspanyollar, Çingenler... Oley... Ne kadar çok şey iç içe ve ne kadar çok şey birbirini etkilemiş... Bunların arasında gezerken insan cahilliğine üzülüyor ve bunu ne fark etmesinin bu kadar zaman almasına...
Dali Müzesi
Dali'yi bilmeyen yoktur. En azından bu blogu buraya kadar görüntülediyse biliyordur diye düşünüyorum... Merak ettiğim şey Dali gibi kaç sanatçıya tahammül edebilir Dünya? Farklılıklardan doğan estetik için, kaç kişiye bu kadar kredi verilir? Neyse ki Dali ona verilen alanı iyi kullanmış. Onun gibi olup da deli ya da
ucube damgası yiyen bir sürü insan vardır Dünya'da... Salvador Deli olabilirdi belki başka bir yerde olsaydı...
Valencia
Gezen kişi aidiyetini geride bırakmalı ve gezdiği yeri başka bir yerle değil kendi içinde karşılaştırıp değerlendirmeli. Bir sürü karanlığı ve bir sürü aydınlanmayı görmüş bir ülkeyi gezerken, bu coğrafyada yaşayan insanlarla empati kurmak... Hemde her çağda her anlayışta insanla empati kurmak. Çok mu böbürleniyoruz acaba bulunduğumuz yerden atıp tutmakla? Colom'la denizlere açılmış olabilirdik ya da açıldığı yerdeki yerlilerden olabilirdik. O zaman şimdi söylediklerimizin kaçını içtenlikle söyleyebilirdik. Sanırım insanoğlunun en büyük eksikliği inandığı şeylerde çok iddialı olması.
Paella dediğimiz bir tencere pilav. Güzelini bulursanız kaçırmayın derim. Biz bulduk. Siyah olanı tavsiye etmişlerdi bizim çok hoşumuza gitti...
Granada-Alhambra Sarayı
Gezerken güzel olan şeylerden biri de daha önceden bildiğin ya da etkilendiğin şeylerin buralarda bir bir ortaya çıkması. Alhambra bir çok şeyi toparlayıp ortaya çıkaran bir yer. İnanılmaz bir yer. İslamla ilgili olduğunu düşünenlerin gidip görmesi gereken bir yer.
Sonra gece kafamda Levent Yüksel çalıyor Tuana. Neden acaba? Meğer ne kadar da flamenkoya aşinaymışım önceden. Ne de olsa Bandırma Çınarlı mahallesi menşeiliyiz...
Sevilla
Flamenko denen şey... Bir duyguyu kelimelere dökerken bazen yetersiz kalır ya insan işte bu öyle bir şey ki kelimelerle anlatılamayacak bir sürü duyguyu dans ederek ortaya döken insanların dansı... Bütün gün tarihin, mimarinin, sanatın içinde gezip akşamına bir de böyle bir şeyi görmek etkileyici oluyor. Geçmişten gelen belli belirsiz bir çok şey birleşip anlam kazanıyor ve dansçının figürleri eşliğinde hayallerde hayat buluyor...
Cordoba
Toledo
Madrid
Kısacası İspanya bir çok şeyin bir arada olduğu bir yer. Gittiğinizde " ben bunu bir yerden hatırlıyorum" diyeceğiniz bir çok şeyin olduğu bir yer. Futbola hiç girmiyorum bile...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder